26 Ekim 2009 Pazartesi

Sevda cakillarimi? servet incilerimi?..‏


 Bir padisahin saraylarda, bag ve bahcelerde, gúller, yaseminler, papatyalar, 
nilúferler arasinda búyúyen bir kizi vardi. Yetiskin bir kiz oldu. 

Gúnú geldi; evlenecekti. Onun gonlúnu celmek, gozúne girmek,

 kendini ona begendirmek icin erkekler yarisa girdi. 
Onun gónlúnu almak icin gencler, yigitler, deneyim sahibi buyúk ustalar, sóz ustalari, 
sanat ustalari, maharet ustalarl inciler, múcevherler, 

elmaslar toplamaya, aramaya, satin almaya koyulmuslardi. 

Bir de bunlarin arasinda bagri yanik bir asik vardi. O, 
bu kizi bir kere górmús ama gózlerini bir daha ondan ayiramamisti. 

Gózlerini ona vermis fakat bir daha alamamisti. 

Gózleri, cehresi, diger gúzellikleri, cazibesi ve muhabbeti 
gonlúne kadar inmisti. Hep onu gózlerinde tutuyor, 

gónlúnú atlas bir diba gibi ona sariyordu. Hayat icinde dolasiyordu ne ki, 

akli da fikri de hep ondaydi. Bir kere onda kalmisti bútún benligi; 
bútún varligi, artik istese de ondan alamiyordu kendini. 

Her dem onun hayaliyle yasiyordu. 
Bir gun evlenecegi, insanlarin onun gónlunú almak icin inci,

 kiymetli tas ve múcevher topladiklarini duydu. Akli basindan gitti. 

Ne yapacagini bilmiyordu. Deneyimli bir ihtiyara sordu:
inci nedir; ben ómrúmde ne górdúm ne de duydum dedi.
Ihtiyar: "Oglum!" dedi. inci, gúzel kadinlarin pamuk gibi gógúslerini, 

kar-beyaz boyunlarini daha da gúzel, dahada alimli hale getiren bir sústúr. Denizde bulunur.
Sevdali adam dedi: Ey erdemli, bilge adam! Deniz nedir? Nerede bulunur? 

Ben ómrúmde ne deniz górdúm de isittim.
ihtiyar dedi: Buradan yaya olarak 6 ay boyunca d dinlenmeden gideceksin; 

bu mesafeyi aldiktan sonra soracaksin. 
Orada mavi, engin, dalgali búyúk bir su bulacaksin. 

iste onun adi denizdir ve inci dedikleri de onun icinde bulunur.
Sevdali adam hemen yola koyuldu. Dere tepe demedi gece gúndúz 

durup dinlenmeden, sabah aksam, sicak soguk dinlemeden ilerledi. 

Sonunda denize vardi. Aradiklarini bulup topladi ve hemen donmek icin tekrar yola koyuldu. 
Carcabuk geri dondú. Her seye ragmen aradan tam bir yil gecmisti. 

Durup dinlenmeden dogrudan saraya vardi. 
Bir goruste vuruldugu sevgilisine yetismek icin kalabaligi yardi gecti. 

Yakisikli, delikanli, yigit adamlar sevgilisin 
eteklerini inci ve mucevherlerle doldurmuslardi. 

O da durup kendi kendine acaba hangisini secsem diye soruyor; 
acaba hangisi daha búyúk, hangisi daha parlak, hangisi daha asil, daha degerli diye dúsúnúyordu.
Sevdali adam gitti, onun ónúnde durdu. Dagarciginda ki taslarin hicbirini almadan,  

dóktú ónúne, sevdigini eteklerini bu taslarla doldu. 
insanlar sasirdilar, dudak búktúler; kahkahalarla gúldúler: 

Sevdali adam, cakil tas larini doldurmustu sevgilisinin eteklerine.  
Cúnkú cakil taslari ile incileri birbirinden ayiracak ne bilgisi ne de zamani olmustu.

Sevgilisi dóndú ona:
"Nedir bu gerirdigin?" diye sordu.
O da tuttu hikayesini bastan sona anlatti ona. Sevgilisi o zamana kadar gelen bútún incileri, 
múcevherleri bir kenara itti. "Bu cakil taslari benim icin her seye deger" dedi. 
"Bunlar sirf benim icin derlendi. 6 aylik mesafeden yalniz benim icin omuzda taisinarak getirildi. 
Sen benim gónlúmún kadrini bilirsin. Ben sana verdim gónlúmú. Artik gónlúm senin, tenim senindir. Diledigini yap."
Sevdali adam, bir sevginin gúcúyle inciler ve mucevherlerden daha búyúk bir deger kazanan cakil taslarina bakti; 
bir de onlar sayesinde gónlúnú kendine veren sevgilisine. Asil marifet bu taslarda degil diye dúsúndú. 
Onlari degerli kilan dedi gonlumde tasidigim sevdaya bir nebze olsun, isik tutmalari, kalbimdeki dúnyami aydinlatip 
sevgilimin orayi gormesini saglamalaridir. Sevgili de zaten inci, mercan, múcevher arayan degil, onlar gibi guzel bir 
kalp tasiyan insani arayandir. Onun gozúnde sevdaya isik tutmayan her kiymetli esya (mucevher de olsa, elmas da olsa) kupkuru, 
alabildigine soguk ve sert bir tastan baska bir anlam tasimaz. Sevgilinin, sevgiliyi secerken, gózú incilerde, mercanlarda olamaz. 
Sevgiliyi parada/pulda, bagda/bahcede, evde/sarayda arayan hayatina hakim aramaktadir. 
Aslinda o, kendini teslim edecek bir efendi arayan bir kóledir. Ne ki; bunlardan akil ve kalbini kurtaramayan sevda ilkesine adim atamaz. 
Ruhen ve kalben ózgúr olmadan, ózgúrlúk havasina alismadan sevgi atmosferine girmek, orada gonlúnce nefes almak, 
muhabbet havasini teneffús etmek mumkun de-gildir.Kim ona sevgili diyebilir; kim onunla kendine sa-
 
(insan sevdigini kapatir diye bir yaklasim vardir. Kem gozlerden sakinir, himaye eder, korur anlaminda olsa belki bir yorumu bulunur; cogun, kiskanma, góz actirmama, sagini solunu fark etmesine izin vermeme anlaminda bir pevresini kapatma anlamina gelir. Seven aslinda kapatmaz; ózgúrlúk verir, bagimsiz hareket etmesine katkida bulunur; gelismesinin yollarini gosterir, cigir acmasini saglar.)
 
dece bir kere verilmis olan aziz hayatini paylasabilir; dahasi, onunla kim bir sofrada oturmak, 

bir bahcede gezinmek. bir mecliste sohbet etmek ister?
Sevdali adam, sevgilisinin gónlúnú fethetmis ve onu kurtlara yem olmaktan kurtarmisti. 

Ne ki, sevgilisinin bu sozleri karsisinda sevinmemis; muzaffer bir komutan, 

pesin satan bir túccar, ekini yedi veren bir ciftci gibi gururlanamamisti. 

Cúnkú bir kalbe girmek, bir kalbe sahip olmak, bir kisinin kalbini teslim almak nispeten kolaydi. 

Alti aylik gece-gundúz durup dinlenmeden calismasiyla kolay olani basarmisti. 

Simdi daha agir bir sorumluluk ve belini búken bir yúk altinda oldugunu hissetmeye baslamis: 

Cunku bir kalbi korumak, tazeligini, kórpeligini, inceligini dikkate almak ve her nefeste 

onun úzerinde titremek de kolay degildi. Kirip dokmeden, sacip savurmadan yolda zayi etmeden 

bir hayat boyu titizlikle en nadide ema net olarak tasimak ancak cok buyúk vefa erlerine, 

sadakat yigitlerine nasip olabilirdi. Artik kendini, en Buyuk sóze, 

en Buyúk Va'dine sadik kalmaya ozen gosterdigi kadar. 

Aziz Emanate de gozú gibi bakmakla yúkúmlú hissediyor du. 

Bu his ve duyarlilik uzun olan yolunda kendisinin onemli siginak ve dayanaklarindan 

birini olusturuyordu En búyúk saadetin insana cok búyúk sorumluluklar yúkledigini 

simdi iliklerine kadar hissediyordu.

Tanri eregi dogrultusunda oldugu icin insanlara iyiyi gúzeli ve sevgiyi 
yasama yetisi vererek onun kulli nizama dogru yonelmesini ve onu 
yasamasini saglamistir. Tanri evreni degismez bir dúzene baglamistir. 
Kendimizi, kendimizdeki insani sevmek de Tanriyi sevmektir. 
Zira o bunu ister ve kendisi bizdedir...(Malebrache 1638-1715)
 
DR. MEHMET YOLCU

(Tanriyi Sevmek Kadar Gzel Yasamak)

kitabindan alintidir. 


 



BİR KİTAPTAN ALINTI‏

YÜKSEK SEVGİ KIRILGAN OLMANI GEREKTİRİR. ZIRHINI BIRAKMAK ZORUNDASIN. BU ACI VERİR. SÜREKLİ OLARAK SAVUNMADA OLMAMALISIN. HESAPÇI ZİHNİNİ BIRAKMAK ZORUNDASIN. RİSKE GİRMEK ZORUNDASIN. TEHLİKELİ BİR ŞEKİLDE YAŞAMAK ZORUNDASIN. KARŞINDAKİ SENİ İNCİTEBİLİR; KIRILGAN OLMANDAKİ KORKU BUDUR. DİĞERİNDE BULACAĞIN KENDİ YANSIMAN ÇİRKİN OLABİLİR, SIKINTI BUDUR. 
ANCAK AYNADAN UZAK DURARAK GÜZELLEŞEMEYECEKSİN. MEYDAN OKUMA KABUL EDİLMELİDİR.
KİŞİ SEVGİNİN İÇİNE GİRMEK ZORUNDADIR. BU YARADANA DOĞRU İLK ADIMDIR VE O ARADAN ÇIKARILAMAZ. SEVGİ BASAMAĞINI ARADAN ÇIKARMAYA ÇALIŞANLAR YARADANA ULAŞAMAYACAKTIR. BU MUTLAKA GEREKLİDİR. ÇÜNKÜ BÜTÜNLÜĞÜN FARKINA SADECE DİĞERİNİN VARLIĞI TARAFINDAN KIŞKIRTILDIĞINDA, MEVCUDİYETİNİ DİĞERİNİN MEVCUDİYETİ İLE ZENGİNLEŞTİRDİĞİNDE, SEN KENDİ NARSİS, KAPALI DÜNYANIN DIŞINA AÇIK GÖKYÜZÜNE ÇIKARILDIĞINDA FARKINA VARIRSIN. SEVGİ AÇIK BİR GÖKYÜZÜDÜR. SEVMEK KANATLANMAKTIR. ANCAK SINIRSIZ GÖKYÜZÜ MUTLAKA KORKU YARATIR.
VE VE SEVGİ KAPIYI ÇALDIĞINDA, SEVGİNİN İÇİNE GİRMEK İÇİN YAPILMASI GEREKEN TEK ŞEY , EGOYU BİR KENARA BIRAKMAKTIR. KESİNLİKLE CANINIZ ACIYACAK. BU SENİN TÜM YAŞAMININ İŞİDİR, BU SENİN YARATTIĞIN HER ŞEYDİR; BU ÇİRKİN EGONUN "BEN VAROLUŞTAN AYRIYIM", ÇİRKİN FİKRİDİR ..... BU YANLIŞTIR. 
HEPİMİZ BÜTÜNÜN PARÇALARIYIZ.....kitaptan alıntı

Bakin agliyorum iste...‏

Iki elif miktari uzat acilarimi,
Ne gelirse senden, boynum kildan ince,
Madem ki seni sevmek, çile çekmek,
Seni sevdigimin kaniti olsun; daglanmis bir yürek...

Elif, Lam, Ra... Olsun tüm sirlarim ifsa,
Gönlüm yalniz senin sevdani saklasin,
Madem ki seni bilmek, adini sayiklamak,
Adina kurban oldugumun kaniti olsun; her gece aglamak...

Elif, Lam, Mim... Günahkar titrek ellerim,
'Elif Elif' diye diye senden seni isterim,
Madem ki sana varmak, dikenli yollar geçmek,
Vuslatimin kaniti olsun; kevser suyundan içmek

Agliyorum Iste... ! 
 
Ne çok sey anlatir gözyaslari...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi, bazen bir pismanligin diyeti ,bazen de bir sevda nefesi...Sessizligin çigliklaridir aslinda gözyaslari...Anlatilamayani anlatmak ister karsisindakine...Eger anlayabilirse...

Insanoglu bi garip...Sevinir aglar, üzülür aglar, hasret çeker aglar, kavusur yine aglar. Kelimeler kifayetsiz kaldiginda, gözyaslari görev basindadir. Aslinda aglayabilmek büyük bir nimet...Ve aglamak tas kalpli olmadigimizi gösteriyor. Hala insan oldugumuzu, hissettigimizi, DUYGUSUZ olmadigimizi...

Ama bazen gözpinarlarindan asagi süzülemez gözyaslari...Onlar disa akip ziyan etmezler kendilerini...Çünkü çok daha önemli bir görevleri vardir. Içteki bir yangini söndürmek isterler. Göz kapaklarinizin alev alev yandigi, bogaziniza bir seylerin dügümlendigi, burnunuzun direginini sizladigi oldu mu hiç? Dikkat ettiniz mi o anlarda gözyaslarinizin istikameti neresi? En zor olani bu belki de...

Aglamak zayiflik mi? Neden aglamamiz gereken anlarda; yumruklarimizi, tirnaklarimiz avuçlarimizi kanatincaya kadar sikar, bogazimizdaki dügümleri yutkunarak gidermeye çalisiriz? Neden kaçiririz bugulanan gözlerimizi baskalarindan?

Bakin agliyorum iste! Utanmiyorum kimseden...O kadar içime akittim ki gözyaslarimi!...Artik zapdedemiyorum içimdeki çaglayani....

Agliyorum dostlarimin vefasizligi için 
Agliyorum Yaradana vefasizligim için 
Agliyorum özlediklerim için 
Agliyorum özleyip de kavusamadiklarim için 
Agliyorum içimi acitan kalp kirikliklarim için 
Agliyorum istemeden de olsa kalbini kirdiklarim için 
Agliyorum unutulmamasi gerekenleri unuttugum için 
Agliyorum..unutamadigim için 
Agliyorum yaklastikça uzaklastiklarima 
Agliyorum tanidikça çirkinlesenlere 
Agliyorum kiymetini bilemediklerime 
Agliyorum sevsem de yüz bulamadiklarima 
Agliyorum ziyan olan yillarima 
Agliyorum bir ömür aglayamadiklarima...
AMA ISTE BUGUN BU BOSUNA AKITTIGIM GÓZYASLARIMA AGLIYORUM...  
SIMDI ISE SADECE:
agliyorum sükürden aciz kaldigimdan 
agliyorum imtihanda oldugumuzdan 
agliyorum RAHMANI sinirsiz vereni bildigimden 
agliyorum asktan sevgiden muhabbetden 
agliyorum yüregimdeki RAHMET den 
agliyorum gözyaslarim dua olsun 
sözlerin bitdigi yerden halimi bildirene dek 
yüregim dem tutana dek 
aglamaktan gönül kivam bulana dek 
Dualar kabul olana dek 
Rahmetden bir tecelli bulana dek 
agliyoruz gönüller diller ALLAH diyene dek 
agliyoruz ölümsüzlüge erene dek 
agliyoruz MUHAMMED S.A.V.de fani olana dek 
agliyoruz gözyaslarimiz hesaptan kurtarana dek 
ahiret çeyizimiz ALLAH IÇIN AGLIYACAGIZ 
CEHENNEMI SÖNDÜRENE DEK!..
Alinti

14 Ekim 2009 Çarşamba

Bilirim Seversin Sen Seni Seveni...


Bilirim. her gün…

doğmadan kızıllığına yazar adını..

Bilirim her martı dokunmadan denize

Kendi dilince tekrarlar duanı..

Ve her gül açmadan kollarını

Bu dünyaya

Senin kokunu bular yüreğine..

Bilirim düşmez güneş

Toprağın hiçbir zerresine…

Hatırlamadan seni…

Bilirim seversin sen seni seveni….

 Ey beni en çok sevenin en sevdiği

Ey gönlümdeki sevgiye bengisuyunu, okyanus diyarından yudum yudum damlatan…

Kar suları yıkarken ruhumu, ılık bir yağmur damlasının sevdasında, 

yürek atışlarıma merhamet denizinden katreler düşüren…

Ey kalbimin en derin toprağına, avuçlarımda biriktirdiğim dualarıma kattığım, 

kirpiklerimin ıslaklığı ile bezediğim, nazenin çiçeğimin adı…

Sonra, yalnız karanlıklarımın donduran soğukluğunda , yapraklarının gölgesinde bakışlarımı ısıttığım …

Adıyla,en tenha zamanların karmaşasında, içimin dalları kıran fırtınalarını durulttuğum…

Her uyanışımda sabaha, gurubun kızıllığına taze açmış yaseminler aklığında ismini yüreğimle yazdığım…

Ey adıyla, serin rüzgarlarında bedenimi üşüten eylülü, nisanın yeni açmış badem ağaçlarına döndüren… 

içimin dermansız bildiğim dertlerine, sonsuz bir iyileşmeyle deva olan…

Ey seher vakitlerinde soğuk gül yapraklarına ılık dokunuşlarla konan, şebnemlerin nazlı terennümü…

Bütün kar taneleri erguvan dalında çiçek oluyor kökünü ruhuma salan…


adının gölgesine sığınınca günahlardan bizar olmuş yüreğim…

Sana gönderdiğim selamların kabul olma umudunun heyecanıyla, 

dağbaşlarımı kuşatan bencillik dumanlarının arasında, sevmeye dair al laleler açtıran…

İçimde dünyalık nefesler adına r büyüttüğüm bütün mavi kuşları salıyorum semaya… 

uğruna, kendi içimde kendimi tutsak ettiğim her anın zincirlerini koparıyorum zihnimden… 

teselliyi sana yolladığım selamın kabul edilmesi umudunda buluyorum… 

bilir misin Ya Resulullah? Her yıkılışında içimin kaleleri, kalbimin kırıklarını bu umutla sarıyorum… 

yüzüme kapanan kapıların dibinde gözyaşımdan bir ırmakta boğulurken, 

bana uzanan elin sıcaklığı bu umuttan… bütün alınmışlıklarımın, tek başına bırakılmışlarımın, 

darmadağın oluşlarımın sessizliğine düşen tatlı bir terennüm oluyor bu umut… 

içimin burukluğunda, merhametsizlik dağlarken yüreğimin her bir zerresini, 

sabah ezanlarına kadar kapanmayan gözlerimin aminlerine dost ediyorum bu umudun varlığını…

Ey bütün çiçeklerin naif susuşlarının ardında, hiç durmadan söylenip duran sevda ikliminin şanlı adı…

Aynı zaman diliminde atsaydı kalplerimiz seninle… 


Yüreğimiz hissetseydi seni bir kere görmüş olmanın bahtiyarlığını… 

oysa şimdi hercai sevgilerde kanıyor ümitlerimiz… 

Varsa zihnimin kirli dumanları arasında ,dünyaya bel bağlamış iniltili hayatımın ortasında,

hala sevmeye dair kımıldayan bir tomurcuk sana olan özlemimin sıcaklığındandır…

Ya Resulullah bu özlemimizin sınırsızlığına bakıp dua eder misin yüreklerimize? 

secdenin izi alınlarımızdan, amin deyişler gece uyanışlarımızdan ve sana olan sevgi solmayan yediverenler gibi 

hiç silinmesin gönüllerimizden…

Ey beni en çok sevenin en sevdiği…

Bir lale vakti… bir bahar gecesi… 

dudaklarımda sana selamlarla göz kapayışlarım var geceye… 

herşeye rağmen sevilme umuduyla bükülüyor boynum… 

sevginin sonsuzluğuna açılıyor avuçlarımda ruhum…

Ey Rabbim,

en sevdiğinin sevgisini artır ki kalbimde…

senin yanına sevdiğinin sevgisiyle dolu bir yürekle varabileyim son nefesimde…

alıntıdır

12 Ekim 2009 Pazartesi

Ne söylediğin, değil nasıl söylediğin önemlidir”


Ne söylediğin, değil nasıl söylediğin önemlidir”

Sözler vardır gönlünü yaralar, Sözler vardır aklını oyalar,
Sözler vardır kalbini derinden kırar,
Sözler vardır egonu besler…
Hoşlanırsın ruhun şaha kalkar,
İnanırsın derinden yaralar…

Gönülden akan söz yaşanan özdür
Yaşanmayan söz boş bir közdür
Boş sözler ne ifade eder ki yaşanmayınca 
Yakar yüreğini ateşiyle, koruyla…
Közün sıcaklığı yavaşça söner gider 
Geriye kalan külüdür savrulur rüzgarda…

Sözün sıcaklığı, közün sıcaklığı
Hani bunun gerçekliği?..
Gerçek sanılan her duygunun
Nerede ilk ateşi?
Ne zaman yandı,nasıl söndü?
Kim bilebilir bunun cevabının derinliğini?

Gözlere bak sözlere değil!
Yaşama bak ölüme değil! 

Senin değerini bilmeyene değil!
Bilene söz söyle, gönül eyle
Acı senin neyine, gönlüne söyle
Mutluluk, güzellik seninle
Değerini bilene…
Bilen bilir, bilmeyeni öte eyle
Gönlünden bile uzak eyle…

Sorularla boğuşan SEN cevapları arıyorsun
Şüphe denizinde yüzüyorsun
Belki temizleniyorsun
Sen temizlendikçe kirlenen ne diyorsun
Yüzdükçe deryalara dalıyorsun
Bir yanın acı-hüzün-keder
Bir yanın sevinç-huzur-mutluluk

Şüphelerinden arındığın anda
Gerçekle yüzleşeceksin biliyorsun
Hissediyorsun, yersiz değil hiçbir şüphen
Allah’a havale ediyorsun 
Adaletine güveniyorsun
KENDİNİ BİLİYORSUN…

Gerçeklerle yüzleşmeye hazırlandığın an, bunu yaşayacak yaşatılacaksın… İşte o zaman kaçışın yok! Kabullenemediğin, inanmak istemediği, gözünde büyüttüğünün hatta yücelttiğinin ne olduğunu, kim olduğunu bütün gerçekliği ve çıplaklığıyla göreceksin…
Bileceksin…
Hayallerin yıkılsa da, inancın sarsılsa da güçlenmiş ve yenilenmiş olarak 
Şükürle silkinerek ayağa kalkacaksın…
Yaradanına sığınacaksın
Teslim olacaksın
Zamanı aşacaksın
SONSUZDA YAŞAYACAKSIN…Fatma Akyel


Yaradan sevdasi,fani sevgisi,gerçek dostluk.‏

Yaradan sevdasi;Bunu anlatmak zor biraz.insanin kendinden öte birsey...
sana senden daha yakin.kendinde bilmedigini bilen O...
Ne güzel Yaradanini tanimak.O'na kul olmak her daim yaninda caninda hissetmek...
ve O'nunla konusmak. evet O'nunla konusmak...
bu tuhaf gelebilir ama derdimizi sevincimizi anlatacak daha candan bir dost var midir?
bize bizden yakin olan...sah damarimizdan yakin olan... 
zaten O'nunla her konusma dua dua dökülür dillerden...
belki çogu zaman en uzak oldugumuz ama bize en yakin olan...
Rabbim bizi O'nun sevdasindan ayirmasin...
her geçen gün O'nu daha da iyi anlayip kul olabilme bilincine erdirsin insAllah...
zaten O'na sevdali olan istediklerinden de gocunmaz.
insan sevdigi birsey isteyince zoruna gider mi hiç? seve seve yapar,
hatta istediginden de fazlasini yapmaya çabalar.
demek ki tam sevdali olamiyoruz:(( Yaradanimiza karsi ki zorumuza gidiyor ibadetler.
insAllah, Rabbim tam husuyla O'na yönelmeyi gerçek sevdali olabilme güzelligini 
bize yasatsin...Amin.
 
 

fani sevgisine gelince;
gerçek sevgi;kendini unutup onun mutluluguyla mutlu olabilmektir.
gerçek sevgi;sevdiginden ayri olsanda acisini içine gömüp,
ona sikintilarinda yol göstermektir.çünkü gerçek sevgi,
karsisindakinin mutluluguyla mutlu olabilme sanati degil mi?
kendi acilar içinde kahrolsa da o mutlu diye onun adina mutlu olur.
acisini içine gömmek ne derece zor olsa da sevdigi ugruna yapar bunu.
çünkü sevgi fedakarlik ister.
kendinden vazgeçmedir,onda kendini bulmadir.hala ben diyorsan,
ille de benimle olsun diyorsan gerçekten sevmiyor nefsin için 
seviyorsun demektir.kendinden geçip(kendini unutup) onun iyiligini 
mutlulugunu düsünebiliyorsa ve buna raziysa gerçekten seviyordur.
herseye ragmen ona mutlu olsun,gönlündeki gerçeklessin diye 
dua edebiliyorsa nefsine agir gelsede,iste gerçek sevgi budur...
Mevla dileyenlere nasip etsin insAllah...

aslinda gerçek dostluk da burdan geçiyor.
kendinden daha iyi olmasini isteyebiliyorsan dostsun.
onun iyiligi ve mutlulugu için dualarda unutmuyorsan gerçek dostsun.
mutluluguyla mutlu olup 
üzüntüsüyle kahrolabiliyorsan.mutlu zamanlarinda yaninda olmasan da 
kendini geri çeksende asil kötü aci gününde kimse yaninda degilken 
sen oradaysan iste gerçek dostsun.sikintilarina kaprislerine 
katlanabiliyor gocunmuyorsan,kizmiyor ya da kizamiyorsan gerçek dostsun. 
dost musun? 
Öyleyse canin canimdir... 
Aynan olmaliyim... 
Yüzüne söyleyebilmeliyim her seyi... 
Hem sakinmadan, mertçe... 
Hani bilirsin, esirgemem lâfimi, 
Ne sekil gelirse, öylece... 
Hazirim tüm içtenligimle konusmaya, ama, 
Seni de dupduru isterim karsimda... 
Dostsan, 
Gözlerimin içine baka baka yaka silk benden! 
Arkamdan sikayetlenme! 
Yigit ol! Gerekirse yigitçe azarla, çekinme! 
Lâf degil, icraat beklerim senden! 
Öyle bak ki, hislerini görebileyim... 
Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim... 
Sevmem, ölenin ardindan agit yakmayi! 
Dil dönerken söylenmeli her sey... 
Kulak duyarken 
anlatilmali... 
Göz bakarken bakmaliyim sana... 
Can sag iken sarilmali... 
Keskelere meydan vermemeli hayatin, 
Pismanliklarla yogrulmamali.... 
Hayir! 
Dirime selâm vermeyen, 
Ölüme de fazla yaklasmasin! 
Dostsan, ölmemi bekleme! 
Hakliysam, yasarken savun beni! 
Yasarken yanimda ol! 
Inanmissan bana, kimse çevirmesin seni yolundan! 
Ve inanmamissan, sakin rol yapma! 
Her söyledigimi onaylaman sart degil... 
Her yaptigimi begenmen de gerekmez... 
Dostsan, rahatça elestir, fikrini rahatça söyle, sikilma! 
Yadirgayabilirsin beni, 
Ve ben de seni tuhaf bulursam sasirma... 
Kandirmani aslâ kabul edemem! 
Her dedigini, her yaptigini hos görürüm, ama, 
Beni, bana sormadan yargilama! 
Her yedigimiz ayni olmaz belki, 
Her dakikamiz birlikte geçmez... 
Her güldügünde gülmeyi 
garanti edemesem de, 
Agladiginda seninle birlikte oturup aglarim... 
Belki her çagirdiginda gelemem fakat, 
Derdine ortak ararsan, kosarim... 
Ben de herkes gibi insanim elbet, 
Ne göklere çikar beni, ne de yerin dibine sok! 
Senin isin bu degil! 
Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasinda... 
Dostsan, 
Küçümsemeden, küfretmeden, 
Sevgiyle, saygiyla ve huzurla gel sokagima... 
Dinlenmek istediginde, hiç düsünme, sana özel bir limanim, 
ama... 
Yoruldugum zamanlarda, 
Diledigimce siginabilmeliyim koylarina... 
Seni bir çocuk kadar saf sevebilirim 
Ve bir deli kadar art niyetsiz... 
Ugruna seve seve hesabi sasiririm... 
Görmezden gelebilirim yanlislarini... 
Baskalari enayilik sayabilir, 
Baskalari akilsizligima yorabilir, 
Bunlari dert bile etmem, ama, 
Sen, aslinda aptal 
olmadigimi, 
Her an, tekrar tekrar hatirla! 
Ve sakin beni aptal yerine koymaya kalkisma! 
Seviyorsan, cimrilik etme, söyle! 
Muhabbeti varken, yokmus gibi yapanla, 
Hiç sevmedigi halde, yilisip durana sinir olurum! 
Neyse, o olmali insan... 
Kendisi olmaktan korkmamali! 
Kendisi olmaktan kaçmamali! 
Bil ki, sensin diye seni birakmam, ama, 
Ben oldugum için birakirsan beni, 
Yas da tutmam arkandan! 
Bedel mi? 
Ödemeyeceksen çikma yola! 
Içten pazarlik edersen, ancak kendine edersin... 
Kendince küser barisir, kendi kendini yersin! 
Dostsan, mevsimince yag... 
Kissan kar ol, güzsen yagmur... 
Soguguna, sicagina, esip savurmana itiraz etmem, 
Senden, ille de bahar olmani beklemem, ama, 
Dayanmalisin en siddetli firtinalarima... 
Belki de çok geldi bunca talep... 
Bana karsi hiçbir mecburiyetin yok, 
korkma... 
Sana fazla geldigim ilk anda, 
Arkana hiç bakmadan, dönüp gidebilirsin... 
Geçip gidebilirsin,borçluluk hissetmeden... 
Mutlaka bir açiklama da beklemem senden, ama, 
Gitmeye davranirsam bir gün, 
Sen de karsimda set olma! 
Dost musun? 
Öyleyse, canin canimdir, 
Yoluna bas koymaya hazirim ya, 
Basini da yollarimda isterim, unutma!
alinti 


6 Ekim 2009 Salı

EN UZAKTAKİ EN YAKINDIR BAZEN

EN UZAKTAKİ EN YAKINDIR BAZEN  
Bazen Elinin Değemediğine Yüreğin Değer...Yüreğin Dokunur...Yüreğinin Dokunduğu Teselli Eder Seni...Yaralarını Sarar...Nefesin Bogazında Düğümlendiğinde Nefes Aldırır Sana...Tekrar Hayata Tutunmak İstediğinde Sıkıca Tutar Elinden...

Hayatın Bütün Virajlarından Canın Acımadan Döndürür Seni...O Çok Sızlayan Yaraların Bile Çabuk İyileşir O Zaman.

Taşlı Sulardan Ayakların Kanamadan Geçip Gidersin...Düştüğün Kuyulara Bile Ya Bilerek Düşersin...Ya Da Kenarından Geçip Gidersin.

Hayat ve İçindeki Her Şey Bir Yolculukta Camdan Seyrettiğin Görüntülere Döner...Resmin Dışından Bakarsın Hayata.

Uzaktakinin Gerçek Yakınlığı Teselli Eder Seni...Seni Asıl Bilenin ve En Çok Sevenin Tesellisidir Bu Aslında

O Seni Bilir...Ne İle Mutlu Olacağını...Neyi Seveceğini....Neye İhtiyacın Oldugunu Bilir....Yaralarına Hangi Merhemin İyi Geleceğini De Yine En İyi O Bilir.

Yaraları Açan Da...Kanayan Yaralarına Merhemi Süren De O Dur.

Eğer Duyabilirsen İçindeki O'na Ait Sesi....Sesini Duyurmuş Bir Garibin Yorgun Ama Mutlu Bakışıyla Gözlerini Kaldırıp Gökyüzüne O'na Bakarsın...Bilirsin Sen Her Konuşmak İstediğinde Sadece ve Sadece O Hazırdır....En Yakın Ama...En Uzak Da Olabildiğin O Dur Aslında..

Sen Seçersin O'na Uzak Ya Da Yakın Olmayı...Hayatındaki Bütün Mesafelerde O'nun İzi Vardır.

O'na Yakın Olduğunda Her Şeye De Yakınsındır Aslında...Sorduğu Her Doruda Kendini Göstermek İster Sana.

Hayatın Eli En Tatlı Dokunuşlarıyla Okşarken Seni Sen Şifreyi Çözmeye Çalışırsın.

Bu Sırada Hayatındaki Yakınlar ve Uzaklar Yer Değiştirir...Yakın Bildiklerin Uzak...Uzak Bildiklerin De Yakın Olur.

Çözemediğinde Tekrar Tekrar Sorar Sorularını...Hiç Bıkmadan...Şifreleri Hayatın İçinde Gizler...Çözdükçe Güçlenirsin...Her Bir Soru Arasında Sana Teselli Zamanları Bırakır....Yorulduğunu Ondan İyi Bilen Var mıdır?...Soruyu Çözemediğinde İse Soruyu Sevmeye Çalışırsın...Hatta Bir Adım Öteye Giderek Soruyu Soranı Da Seversin.

Gerçek Uzaklık Nedir Aslında Ya Da Gerçek Yakınlık...Bildiklerin Midir Yakın Olan...Uzaklar Hep Bilmediklerin midir.

Ey Uzak Görünüp De En Yakın Olan...Sana Yakınlığımı Artır...Ey Soruları Soran...İstediğim Bütün Uzakları Benim İçin Yakın Eyle...Kalbimi Sıkan...Daraltan Bütün Yakınları Da Uzak Eyle...Ve Bütün Bunları Gönlüme De Sevdir Razı Eyle...Aminnn...



Tesekkurler Zúlalcim

ALINTI